Kur'ân Harfleri - قرآن حرفلرى

Click on the slide!

Risale-i Nur'u Osmanlıca okumanın lüzumu nedir?

Yazılar >> Risale-i Nur

Osmanlıca’dan maksad, Türkçe'nin kur'an harfleriyle yazıldığı bir alfabedir.

Devamı...
Click on the slide!

Sokullu Mehmed Paşa Camii

Mimar Sinan'ın İstanbul Kadırga'da Şehit Mehmet Paşa yokuşunda bulunan ve cami ile külliyeden oluşan bir eseri.

Devamı...
Click on the slide!

Kur'an okumanın faziletine dair hadis-i şerifler

Yazılar >> Saadet Asrı

"Size iki şey bırakıyorum ki, onlara sarıldığınız müddetce asla sapıtmazsınız: Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti" (Muvatta)

Devamı...
Click on the slide!

Kur’an harfleri meselesi niçin önemlidir?

Yazılar >> Risale-i Nur

Aslolan hakikate ulaşmaksa alfabe gibi araçların amaç olması hakikate ters değil midir?

Devamı...
Frontpage Slideshow (version 2.0.0) - Copyright © 2006-2008 by JoomlaWorks

Kur’ân’da tesâdüf değil, Tevâfuk vardır

e-Posta Yazdır PDF

Sual: En mühim hakaik-i Kur’âniye ve îmaniye ile meşgul olduğun halde neden onu muvakkaten bırakıp en ziyade mânâdan uzak olan huruf-u hecâiyenin adedlerinden bahsediyorsun?

El-Cevab: Çünkü Bu meş’um zamanda Kur’ân’ın bir temel taşı olan hurûfuna (harflerine) hücum ediliyor ve onun tebdiline çalışılıyor! (Rumuzat-i Semaniye, 48)

Bir hususta bir, iki, üç cihetten ittifak olsa bunun bir tesâdüf olamayacağı gâyet âşikâr iken, böyle 600 küsür sahife içinde başta 2806 Allah lafzı olmak üzere binlerce kelimenin umumen ittifak edip hep denk gelmesinin tesâdüf olmasına hiç imkân var mıdır?

 

Nur talebesi olmak

e-Posta Yazdır PDF

Risâle-i Nur Talebesi olmanın kazandırdığı mühim neticeleri, yüksek dereceleri külliyâtın muhtelif yerlerinde görüyoruz. Ezcümle, şirket-i maneviyeye dahil olmak, îmanla kabre girmek, melâikenin bile hürmet ve duasına mazhar talebe-i ulûm-i dîniye sınıfına dahil olup şühedâ mertebesine vâsıl olabilmek gibi pek yüksek kârları vardır.

Risâle-i Nur’a talebe olup bu yüksek kârlardan nasıl istifade edilebileceğini anlamak icin üç mevzuyu beraberce idrak etmek gerekmektedir.

 

Kur’ân’da her şey vardır

e-Posta Yazdır PDF

“Ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, Kitâb-ı Mübînde (apaçık bir kitabda) bulunmasın (En’âm, 59)!” Bu âyette geçen ‘Kitâb-ı Mübîn’ tabirinin ilm-i İlâhî veya Levh-i Mahfuz mânâsına geldiği tefsirlerde beyân ediliyor. Yani denizde, karada, küçük, büyük, olmuş, olacak ne varsa hepsi ilm-i İlâhî’de mevcuttur. Kur’ân-ı Kerîm bunu pek çok âyetiyle ifâde ettiği gibi, kâinat kitâbı da nizam, mizan, intizam gibi hakîkatleriyle ilm-i İlâhî’nin her şeyi kuşattığını ilân ediyor. Ehl-i îman için bunu kabullenmekte bir zorluk yoktur. Zira bizler Cenâb-ı Hakk’a her şeyi ihâta eden isim ve sıfatlarıyla birlikte îman ediyoruz. Ancak yukarıdaki âyet-i kerîmede geçen ‘Kitâb-ı Mübîn’ tabiri bir görüşe göre Kur’ân’dan ibarettir. Şu halde bu âyet Kur’ân’da her şeyin bulunduğunu ifade ediyor demektir. Bu ise îzaha muhtaçtır.

 

Kur’ân: Mu’cizeler Hazinesi

e-Posta Yazdır PDF

Bin dört yüz senedir Kur’ân-ı Hakîm’e nazîre yapılamaması, bir benzer getirilememesi, onun üzerindeki ‘i‘câz’ damgasını güneş gibi âşikâre gösteriyor. O Furkân’ın üzerindeki ‘i‘câz’ mührü dahi, Kur’ân-ı Hakîm’in ‘Kelâmullah’ olduğunu kat‘î bir sûrette ispat ediyor. “(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: ‘Yemîn olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek üzere bir araya gelseler, birbirlerine yardımcı da olsalar, (yine) onun benzerini getiremezler’ ” (17/88)

 
Sayfa 13 / 17

namaz.name