Osmanlıca’dan maksad, Türkçe'nin kur'an harfleriyle yazıldığı bir alfabedir. Gerek Osmanlı döneminde, gerek daha öncesinde Türk milleti tarafından bin yıl boyunca bu alfabe kullanılmıştır.
Üstad Bediüzzaman, Türkçe olan, Risale-i Nur Külliyatı isimli eserlerini, 1926'dan 1960'a kadar telif etmiştir. (Lahikalar ve tercümesi yapılan eserler dahil) Bu 34 yıllık telif dönemi zarfında daima Osmanlı alfabesiyle, yani Kur'an harfleriyle yazdırmıştır.
Ayrıca, Risale-i Nur Talebeleri'nin esas vazifelerinden birinin hatt-ı Kur'an'ı, yani Kur'an alfabesiyle okuyup-yazmayı korumak olduğunu mükerreren beyan etmiştir. Şuurlu bir Müslüman Türk'ün, atalarının bin yıl boyunca kullanmış olduğu, Kur’an’dan alınmış kudsî bir alfabeye ilgisiz kalması, öğrenmemesi hatta öğretmemesi, en azından buna çalışanları lüzumsuz görmesi düşünülemez.
Risaleleri, Osmanlıca asıllarından okumak çok yönden faydalıdır:
1- Harflerindeki kudsîlik sebebiyle ve her iki yazıyı okuyup farkı görebilenlerin vicdânî şehâdetiyle daha fazla feyiz almak mümkün olmaktadır.
2- Hatt-ı Kur’an’ı sürekli okumak-yazmak bu suretle mümkün olmaktadır. Eğer risalelerin Osmanlıcaları olmasa, bugünkü şartlarda Kur’an alfabesi ile yazılmış eserleri bulmak, istifade edebilmek büyük çoğunluk için cidden müşkil olacaktı. Halbuki risaleler sayesinde yediden yetmişe pek çok insan, hemen her gün Osmanlıca ile yani Kur’an alfabesi ile meşgul olmaktadır.
3- Osmanlıca’yı unutulmaktan koruyarak, sünnet-i seniyeye hizmet ve bid’alara muhalefet gibi çok önemli hizmetler yapılmış olmakta ve bunların büyük manevî kazançları elde edilmektedir.
Üstad Bediüzaman’ın Kur’an harflerine verdiği değeri gösteren bazı sözleri:
“Risale-i Nur zındıkaya (dinsizliğe) karşı hakaik-i imaniyeyi (iman hakikatlerini) muhafazaya çalışması gibi, bid'ata (yeni harflere) karşı da huruf ve hatt-ı Kur'an'ı (Kur’an harflerini ve yazısını) muhafaza etmek bir vazifesi...” (Kastamonu Lahikası)
“…düşün ki: Bu hurufatın (harflerin) kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette (zararda) olduğunu anla!” (Mektubat, Ramazan Risalesi)
“Risale-i Nur şakirdleri bütün kuvvetleriyle hatt-ı Kur'âniyi harika bir surette neşir ve tamim ile muhafazasına çalıştıkları bir zamanda Hazret-i Ali Radıyallahü Anh tarihiyle ondan haber vermekle gaybî keramatı beyan ettiği yerde ulema içinde birisine iltifat gösteriyor. Elbette bu iltifatın gerçi çok efradı olabilir. Fakat bu karine-i hal gösteriyor ki Risale-i Nur şakirdleri bir hususiyet kesbetmiş ki Hazret-i Ali Radıyallahü Anh iltifatıyla Risale-i Nur'u alkışlıyor.” (Sikke-i Tasdik, 18. Lem’a)
“Risale-i Nur kendi şakirdleri ile lâakal (en az) yüzer kalemle yüzer parça Risale-i Nur'un eczalarıyla ve intişar eden yirmi bin nüshasıyla lâakal yüz bin âdemi huruf-ı Kur'âniye lehine ve sünnet-i seniyeye ittibaa ve imanlarının takviyesine ve Hazret-i Ali Radıyallahü Anh'ın hiddet ettiği iki cereyana (zındıka ve ulema-i su) karşı tamamıyla mukavemet ettiklerinden elbette Hazret-i Ali Radıyallahü Anh'ın (Ey Kardeşlerim) tabir ettiği ihvanları içinde hususî bir surette onlara bakıyor.” (Sikke-i Tasdik, 18. Lem’a)
"Sual: En mühim hakaik-i Kur'aniye ve imaniye ile meşgul olduğun halde neden onu muvakkaten bırakıp en ziyade manadan uzak olan huruf-u hecaiyenin (Kur'an'daki harflerin) adedlerinden bahs ediyorsun?
Elcevap: Çünkü: Bu meş'um (uğursuz) zamanda Kur'an'ın bir temel taşı olan hurufuna (harflerine) hücum edilir. Ve onların tebdiline (değiştirmeye) çalışıyorlar.
Said Nursi" (Rumuzat-ı Semaniye)
Kaynak: www.risaleonline.com
Yorumlar
cenabı hakk siz kahraman heşiremizden ebeden daimen razı olsun. amin. aynen iştirak ediyoruz. Alıntı
Risaletünnurlar ın asıl hattı HATTI KUR'AN olduğunda zerre kadar şübhe yoktur. Bu yüz şehidin ecrine vabeste hizmeti nuriye ve neşriyatı hakaiki imaniye kur'aniye ve islamiyeye hizmet eden bu ağabeylerden cenabı hakk ebeden daimen razı olsun. Hattı kur'ana hizmet edenin kölesiyiz. İstifadeye çalışalım.
baki selamlar,
kardeşiniz nuru divanı hattı hümayun neferi güzelhan Alıntı
risale i nurları okuyan abilerimiz kardeşlerimiz
onemli olan yazma işini programa sokmaktır.talebeyi yetiştirme programına .kendi kendine öğrenme işi olamza tesvik ediliyor ya da yazanlar var diye bu konudan kurtulamazlar.ben sistemli bir şekilde ne öğretildiğini ne de tesvik edildiğini gormedim.duymuştur bi kardeş ya da okuyordur anlamiştir osmanlıca öğreneyim demiştir abileride tabi ki öğrenme diyemez onu da derse artık siz düşünün…
evlerde ki programlara velevki 1 yıl kaldıktan öğretilir denilebiliniyor mu??bi disipliniçind eyurumuyor bunun anlamıda biz bu işe ehemmiyet vermiyoruz demektir…
ustadın o kadar uzerind edurduğu bu konuyu ehemmiyetsiz gormek hiç bir şekilde kabul edilemz allah razı olsun Alıntı
Üstad çoğu yerde Hatt-ı Kurandan bahseder. Hatta "Risale-i Nur'un bir vazifesi Hatt-ı Kuran'ı muhafaza etmek olduğundan latin harflerine zaruret derecesinde müsaade olunur (Kastamonu Lahikası)". Bizim vazifemiz kuran harflerini muhafaza etmek. Latin harflerini elbette bizler de kullanıyoruz. Ama hizmet noktasında Üstad'ında belirttiği gibi kuran hattını kullanıyoruz ki muhafaza edebilelim.
Ayrıca Risale-i Nur'u yazanlar okumazlar diye bir fikir de yoktur. Okumak dediğiniz kavram biz de mütalaadır. Cümleleri irdelemek ve daha iyi anlama çabasıdır.
Bu site tartışma amaçlı açılmış bir site değildir. Geliştirmek için elimizden geleni yapalım. Şahısları veya bir topluluğu zedeleyici tarzındaki üslublar bizlere yakışmaz. Lütfen daha hassas olalım böyle hassas konularda.
Site Yöneticisi Alıntı
Rabbim herseyden önce bizlere ihlası etemme nasib eylesin.. Alıntı
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için.