Osmanlı'da Hattın SeyriArapça'da çizgi ya da bir satır yazı anlamına gelen hat sözcüğü, bugün Arap harfleriyle yazılmış güzel el yazısı karşılığı olarak kullanılmaktadır. Hat; güzel yazi sanati olup, yazarlarina hattat denir: Kûfî, Sülüs, Nesih, Muhakkak, Reyhânî, Tevkî', Icâze, Ta'lik, Divânî, Celi, Rik'a, Ma'kili dâhil, bin kadar çesidi vardi. Halicilik, kumasçilik, dericilik, ciltçilik, kitapçilik, tezhipçilik, porselencilik, kehribarcilik, mürekkepçilik, mobilya, sandalcilik da ayri birer sanat dali olarak, her sahada eserler verildi.
Cami YazılarıHemen hemen bütün camilerimizde, “Allah”, “Muhammed”, dört halife “Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali” ile Hz. Peygamber’in torunları “Hasan – Hüseyn”in isimlerinin, cemaatin rahat görebileceği yükseklikte ve büyüklükte yazılması veya levha olarak asılması bir gelenek halini almıştır. Bazı târihî camilerde özellikle Orta Asya’da bu ibarelerin kûfi hattıyla çeşitli kompozisyonlar şeklinde yazıldığı görülse de, çoğunlukla celî sülüsle bazen de celî ta’likle yazılmışlardır. Bunun yanı sıra Kelime-i Tevhid, Kelime-i Şehadet ve mekânın özelliğine göre seçilen bazı hadis-i şerifler de camilerde levha veya kitabe olarak görülen hat eserleri arasındadır. Risale-i Nur'u Osmanlıca okumanın lüzumu nedir?Osmanlıca’dan maksad, Türkçe'nin kur'an harfleriyle yazıldığı bir alfabedir. Gerek Osmanlı döneminde, gerek daha öncesinde Türk milleti tarafından bin yıl boyunca bu alfabe kullanılmıştır.
Hat Sanatında Hilye-i Şerifİslam inancı, putlaştırılabilecek kimselerin tasvirlerinden şiddetle kaçınmıştır. Bu sebeple, bir kaç asılsız minyatür dışında hiç kimse Rasûlullah'ın resmini çizmeye cesaret edememiştir. Hıristiyan âleminde Hz. İsa için uygulandığı gibi hayalî bir resim yapmaktansa, sahih tariflerden hareketle İslam Peygamberini hilyesinden öğrenip anlatmak; her inananın, gönlünde beliren şekliyle yaratılmışların bu en yücesini tasavvur ederek bağlanmasına vesile olmaktadır. Bu ise, putları yıkan bir iman anlayışı için elbette daha gerçekçidir.
|
Sayfa 8 / 17 |