Kur'ân Harfleri - قرآن حرفلرى

Hattın kardeşi

e-Posta Yazdır PDF

Tezhip, Arapça “zeheb” (altın) kökünden gelmektedir. Altınlamak, süslemek anlamına kullanılmıştır. Istılah olarak; “El yazması kitapları, murakkaaları, hüsn-i hat levhalarının kenarlarını boya ve altın süslemelerle tezyîn etme işine” veya “ezilmiş altın –asla yaldız değil- ve çeşitli renklerle kâğıt üzerine yapılan bezeme sanatına” denir. Tezhiblenmiş eserlere müzehheb, müzeyyen; tezhib yapan kişiye de müzehhib veya müzehhibe denir.

Kitap bezeme san’atı olan tezhibin ilk örneklerine Uygur fresklerinde rastlanmaktadır. Gazneliler döneminde bezeme san’atında geometrik motifler sık kullanılmıştır. Bu devirde yazılmış kûfî yazıların süslemesinde rûmî ve hatayî motiflere yer verilmiştir.

Son Güncelleme ( Pazar, 03 Ocak 2010 21:48 )
 

Ayasofya'daki levhalar

e-Posta Yazdır PDF

Seyyid Kazasker Mustafa İzzet Efendi Ayasofya Camii’nde asılı büyük levhaların hattatıdır. İbnülemin Mahmud Kemal “Son Hattatlar’da” O’nun onbir Mushaf-ı Şerif, bir o kadar Delailü’l-Hayrat, otuzdan ziyade En’am ve ikiyüzden fazla Hilye-i Saadet yazdığını belirttikten sonra düştüğü dipnotta, Ayasofya’daki şaheser levhaların hikayesini naklediyor:

Son Güncelleme ( Pazar, 03 Ocak 2010 21:48 )
 

Aklam-ı Sitte (Altı Yazı)

e-Posta Yazdır PDF

Muhakkak

Muhakkak kelimesinin lügat yani sözlük anlamı, muhkem, muntazam, şüpheli bir yeri kalmamış, sağlam söz ve sağlam dokunmuş kumaş demektir. Bu yazının kalem genişliği 2,5 – 3 mm olup harflerin de yazılırken hiçbir fedakarlık yapılmaz. Daha doğrusu kalemin bütün hakkı verilir. Muhakkak yazının görünüş itibarıyla kufî’den ilk çıkan yazı olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu yazıda dik harflerin boyları ile sin, şın, sad, dad ve fe gibi çanaklı tabir edilen harflerin sola doğru uzayan kısımları sülüs yazıya nispetle daha uzun olduğu gibi dönüş noktaları veya yerleri de sertçe bir manzara arz etmektedir. Ayrıca çanaklı harfler sülüs’tekiler kadar derin değildir. Bu yazı bilhassa Kur’anların yazılmasında kullanılmıştır.

Son Güncelleme ( Pazar, 03 Ocak 2010 21:47 )
 

Sultanlar da hat sever

e-Posta Yazdır PDF

İslam dünyasında klasik bir söz vardır: “Kur’an-ı Kerim Mekke’de indi, Mısır’da okundu, fakat İstanbul’da yazıldı” diye… Bu Türklerin güzel yazma yeteneğini ve estetik anlayışını doğrulayan bir anlatımdır aslında.

Okuma ve yazmayı sağlayan harflerin bir araya gelişinden böylesine kapsamlı bir sanatın çıkışı, öncelikle Kur’an-ı Kerim’in en güzel şekliyle yazılı hale getirmek gayretinden doğar. Gerçekten yazının üstatları hep İstanbul’dan çıkar. Silsile ile bugüne ulaşan bu üstadlarımız hâlâ uluslararası yarışmalarda birincilikleri asla elden kaçırmaz. Özellikle İstanbul’un fethinden sonra hat sanatı Osmanlı Devleti’nin idari ve kültürel merkezlerinde yaygınlaşmaya başlar. Hat sanatı Osmanlı zamanında İstanbul’da doruk noktasına ulaşır. Hattatlar direkt padişah emrinde kitaplar yazmakta ya da desteklenmektedir.

Son Güncelleme ( Salı, 03 Mart 2009 11:08 )
 
Sayfa 6 / 6

namaz.name