Kur'ân Harfleri - قرآن حرفلرى

İslâm kültür ve uygarlığının batı dünyasına etkisi

e-Posta Yazdır PDF

Avrupa Haçlı seferlerinde İslâm topraklarını alamadı. Haçlılar bu seferlerde milyonlarca kayıp verdiler, fakat bir buçuk asırdan fazla süren bu sekiz Haçlı muharebesi Avrupa’nın İslâm medeniyetini tanımasına sebep oldu. Haçlı seferlerinin, Avrupa’da iki büyük neticesi olmuştur: Orta çağda, maddî kuvvetler şövalyelerin, manevî kuvvet de Papalığın elinde idi. Krallar bu iki kuvvete karşı kukla durumunda idiler. Bu sebeple Batıda tam manasıyla devlet yoktu. Avrupa, Şarkta devlet gördü ve Haçlı seferleri, onları devletten mahrum eden o iki kuvveti sarsarak, krallar hâkimiyetine meydan verdi. (1)

Son Güncelleme ( Perşembe, 21 Ocak 2010 17:51 )
 

Osmanlı mezar taşı kitâbeleri

e-Posta Yazdır PDF

Osmanlı mezarlıkları ve mezar taşları dün olduğu gibi bugün de herkesin ilgisini çekmektedir. Çünkü bu mezarlıklar, endamlı servileri, rengârenk çiçekleri ve sanat şâheseri taşlarıyla insana huzur veren mekânlardır. Eski mezarlıklarımızda ölümün, insana ürperti veren soğuk yüzü görülmez. Osmanlı Medeniyeti buraları birer ‘mânevî istirahat bahçesi’ne çevirmiştir. Mezar taşı kitabeleri yapıları itibariyle de sanat ve estetiğin konusu olmuşlardır. Çok ince taş işçiliği, çeşitlilik arz eden başlıkları, taşıdıkları edebî ifadeler ve yazı sanatının çok güzzel örneklerini taşımaları onları önemli kılmıştır. Ayrıca kişi ile ilgili en doğru bilgiler mezar taşlarından elde edilmiştir. Meselâ, Sicill-i Osmâni müellifi Mehmed Süreyyâ kitabını telif ederken büyük ölçüde mezar taşlarından faydalanmıştır.

Son Güncelleme ( Perşembe, 21 Ocak 2010 17:50 )
 

Allah, Hilâl ve Lâle

e-Posta Yazdır PDF

Orta Asya’dan çıktığı uzun yolculuğunda Türklerle birlikte geniş coğrafyayı aşıp Anadolu’ya gelen Lâle; Türklerin, dolayısıyla İslam’ın kutsal çiçeği olmuştur. Ebced hesabı ile “Allah”, “Hilâl” ve “Lâle” kelimelerinin 66 sayısına tekabül etmesi enteresan tevafuktan öteye, tasavvufi anlamda da bu nadide çiçeğe kutsal mânalar yüklenmiştir. 16. yüzyıldan sonra devleşen, gittiği, ulaşabildiği her coğrafyayı kendine hayran bırakan bu çiçek, İstanbulumuzun da simgesi olmuştur.

Son Güncelleme ( Perşembe, 21 Ocak 2010 17:50 )
 

Büyüleyen yazı

e-Posta Yazdır PDF

Birinci Cihan Harbinde askerlik münâsebetiyle tanıştığım Macaristanlı ressam ve subay bir arkadaşım vardı. Ara sıra İstanbul câmi’lerini, müze ve kütübhânelerini birlikte gezer, her çeşit san‘at eserlerini ziyâret ve tedkîk ederdik. Bir gün, Sultan Ahmed Câmiindeki Melek Paşazâde Ali Haydar Bey merhumun levhası önünde bulunuyorduk. Arkadaşım ona baktı da, sonra bana dönerek:

Son Güncelleme ( Perşembe, 21 Ocak 2010 17:50 )
 
Sayfa 10 / 17

namaz.name