“Ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, Kitâb-ı Mübînde (apaçık bir kitabda) bulunmasın (En’âm, 59)!” Bu âyette geçen ‘Kitâb-ı Mübîn’ tabirinin ilm-i İlâhî veya Levh-i Mahfuz mânâsına geldiği tefsirlerde beyân ediliyor. Yani denizde, karada, küçük, büyük, olmuş, olacak ne varsa hepsi ilm-i İlâhî’de mevcuttur. Kur’ân-ı Kerîm bunu pek çok âyetiyle ifâde ettiği gibi, kâinat kitâbı da nizam, mizan, intizam gibi hakîkatleriyle ilm-i İlâhî’nin her şeyi kuşattığını ilân ediyor. Ehl-i îman için bunu kabullenmekte bir zorluk yoktur. Zira bizler Cenâb-ı Hakk’a her şeyi ihâta eden isim ve sıfatlarıyla birlikte îman ediyoruz. Ancak yukarıdaki âyet-i kerîmede geçen ‘Kitâb-ı Mübîn’ tabiri bir görüşe göre Kur’ân’dan ibarettir. Şu halde bu âyet Kur’ân’da her şeyin bulunduğunu ifade ediyor demektir. Bu ise îzaha muhtaçtır.