Seyyid Abdullah, Hafız Osman’ın talebelerinden ünlü bir hattattı. Zamanın ileri gelenlerinden bir zatın sorması üzerine, hocası Hafız Osman’ın, Seyyid Abdullah’ı göstererek: “Seyyid Çelebi budur. Benden güzel yazar.” dediği dillerde dolaşmıştır.
Bu cevap üzerine orada bulunan Seyyid Abdullah: “Utancımdan neredeyse kalem gibi ikiye bölünecektim.” demiştir. Çünkü Hafız Osman o zamana kadar böyle bir söz söylememiştir. Seyyid Abdullah’ın gerçekten büyük bir hattat olduğunu devrin padişahı Sultan III. Ahmed’in kendisine göstermiş olduğu yakınlık ve sevgiden de anlamak mümkündür. Bu sebeple hattatımız padişahın isteği üzerine bir Kur’an-ı Kerim yazmış olup, gerek tezhibi ve gerekse cildiyle sanat şaheserlerimiz arasında yer almıştır.
Değerli gönül ve sanat adamlarımızdan M. Uğur Derman “Sultan III. Ahmed’in Yazdırdığı Mushaf” başlıklı bir yazısında Yedikuleli Seyyid Abdullah’ın bu mushafını tanıtmış, yazısında padişahın hattatımıza gösterdiği yakınlık ve sevgiyi ifade etmek için şöyle bir hatıra nakletmiştir: “…Padişahın himaye ve alâkası daima üzerinde oldu. Yine bir vaka nakledeyim: Yaptığı is mürekkebinin güzelliği Sultan III. Ahmed’in huzurunda anlatılınca hemen bir baltacı nefer yollanarak, Abdullah Efendi talebesine yazı meşk ettiği sırada önüne gelmiş, oradaki mürekkep hokkasını üstada mühürletip padişaha götürmüş. Sonradan hokka ağzına kadar altınla dolu olarak ve beraberinde rengârenk kıymetli kumaşlar ve benzeri hediyelerle iade edilmiş!”
Kaynak: hatvesanat.com