Geleneksel sanatlar içerisinde hattatların ve hattın yeri oldukça önemlidir. İslam devletleri arasında geliştirilen güzel sanatların başında hat gelir. Geçmişte Osmanlı'nın dünya karşısındaki konumu, yenileşme ağrısı toplumun mayasını oluşturan birçok uğraşı hayattan çekmiştir. Hat da bunlardan biridir. Latin harflerin kabulü hat yazısını tarihten silmeye yeltenmiştir.
Son dönem hat ustası…
Cumhuriyet'le beraber yine hatla uğraşan büyük sanatkârlar yetiştirmiştir. Günümüzde de bu sanatı bihakkın icra edenler vardır. Osmanlının yıkımına ilk gençlik yıllarında tesadüf eden Hâmid Aytaç, Cumhuriyet'e uzanan yıllarda hat sanatıyla olan meşguliyetini zirveye taşımış, son dönem tarihimizin en büyük hat ustalarından biri olarak anılmayı hak etmiştir.
Hattat Hâmid Aytaç'ın hayatını tanıklıklarla, eserlerinden örneklerle anlatan bir kitabı okuyarak bereketli bir ömre aşina oldum. Hattat Hâmid Aytaç Kitabı… Kartal Belediyesi Kültür Yayınları arasından çıkan kitap Aytaç'ın hayat hikâyesiyle sizi sadece hat sanatının tarihine değil aynı zamanda Türkiye'nin son yüzyılında yaşanan siyasal ve sosyal meselelere de götürüyor. Kitabı Aytaç'ın talebelerinden İsmail Yazıcı hazırlamış.
Kitabın ilk bölümünde hocanın hayatının genel çerçevesi verilmiş. Soyu üzerine tarihsel belgelerden de yararlanılarak hazırlanan bu bölümde Aytaç'ın ilkyazı hocasından, İstanbul'a ilk gelişi, evlilikleri, askerliği, ilerde bahsedeceğimiz Almanya seyahati ve matbaa görevleri, vefatı, defni anlatılıyor.
Hoca talebeleri ve dostları anlatıyor…
Kitabın ikinci bölümünden itibaren hoca hakkında farklı isimlerin yazıları yer alıyor. Bu yazılar arasında Uğur Derman'ın, Prof. Dr. Ali Alparslan'ın, Hasan Çelebi'nin, Süleyman Berk'in, Mehmed Şevket Eygi'nin yazılarını okumanız mümkün.
Bu isimlerden Süleyman Berk yazısında hoca için şunları söylüyor: “Hâmid Bey, harf inkılâbı yapıldığında, mesleğini bırakmamış ısrarla ve sebatla yazı üzerindeki çalışmalarına devam etmiş birkaç hat sanatkârından birisidir. Bu dönemde az da olsa gelen siparişlere cevap vermeye çalışmıştır. Bir ara matbaa kurrak Latin harfleri ile de rızkını kazanmıştır. Nisbî rahatlamanın olduğu 1950 sonrasında daha rahat çalışma imkânı bulmuşsa da ilginin azlığından dolayı hiçbir zaman gerçek iltifatı görememiştir. İslam dünyasına yayılmış şöhreti dolayısıyla ders almak isteyenlere meşk verdiği gibi buralardan gelen siparişlerle hayatını idame ettirme imkânı bulmuştur. Bütün bunları 'Musa Azmi idim, azmettim; neticesine hamdederek Hâmid oldum.' şeklinde izah etmiştir. Bugün yazı sanatını hayatiyetini devam ettiriyorsa bunda Hâmid beyin payının büyük olduğu muhakkaktır.”
Aytaç hocanın hayatından satır başları…
Merhum Aytaç'ın hayat hikâyesine baktığımızda karşımıza şu satır başları çıkıyor. Hoca, 1891'de Diyarbakır'da doğuyor. Musa Azmi asıl adı. Yukarıdaki “Azmettim.” sözü de asıl adına ithaf. Hâmid takma adıyla anılmakta. Kanunla beraber Aytaç soyadını alıyor. Tuhfe-i Hattatîn'deki Seyyid Âdem Efendi'nin torunu.
Yazıyla olan irtibatı ilk olarak sıbyan mektebinde başlıyor. Sıbyan mektebinden sonra rüştiyede rik'a ve sülüs öğrenmiştir. Onun yeteneği ilk gençlik yıllarında haritaları birebir kopyalamasıyla ortaya çıkmıştır. Harp Okulu matbaası hattatlığına, Genel Kurmay hattatlarının başı hocasının vefatı üzerine de bu matbaaya geçmiştir. Burada yedi yıl çalıştıktan sonra I. Dünya Savaşı yıllarında yine harita hattatlığı göreviyle Berlin'e gitmiş orada da bir yıl çalışmıştır.
Kurduğu ev…
Savaşın ardından görevinden istifa etmiş “Hattat Hâmid Yazı Evi” adıyla bir atölye kurmuş, o tarihten itibaren de serbest çalışmıştır.
Hattat Hâmid Aytaç Türk matbaacılığına çinkografı, çelik üzerine resim ve yazı hakketme, gravür, kabartma ve lüks baskı tekniğini de ilk getirenlerdendir.
Hâmid Aytaç hocanın eserleri Şişli Camii'nin muhteşem yazıları, evlerin hat tabloları, Irak ve Mısır başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinin eşiz yazıları arasındadır.
Süleymaniye Kütüphanesi'nde eserlerinin birçoğunun mikrofilmleri alınarak arşivlenmiştir. Yine bu kütüphanede kendi sesinden hayat hikâyesinin anlatıldığı bir kaset mevcuttur. Suudi Arabistan Kralı Halid tarafından Aytaç hocanın yazdığı Kur'ani Kerim ülke liderlerine hediye edilmiştir.
Hâmid Aytaç hocanın uzun ve bereketli ömrü 18 Mayıs 1982'de son bulmuş, vasiyeti üzerine naaşı Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedilmiştir. Kabri Şeyh Hamdullah'ın yakınındadır.
Yakup Öztürk
Son dönem hat ustası…
Cumhuriyet'le beraber yine hatla uğraşan büyük sanatkârlar yetiştirmiştir. Günümüzde de bu sanatı bihakkın icra edenler vardır. Osmanlının yıkımına ilk gençlik yıllarında tesadüf eden Hâmid Aytaç, Cumhuriyet'e uzanan yıllarda hat sanatıyla olan meşguliyetini zirveye taşımış, son dönem tarihimizin en büyük hat ustalarından biri olarak anılmayı hak etmiştir.
Hattat Hâmid Aytaç'ın hayatını tanıklıklarla, eserlerinden örneklerle anlatan bir kitabı okuyarak bereketli bir ömre aşina oldum. Hattat Hâmid Aytaç Kitabı… Kartal Belediyesi Kültür Yayınları arasından çıkan kitap Aytaç'ın hayat hikâyesiyle sizi sadece hat sanatının tarihine değil aynı zamanda Türkiye'nin son yüzyılında yaşanan siyasal ve sosyal meselelere de götürüyor. Kitabı Aytaç'ın talebelerinden İsmail Yazıcı hazırlamış.
Kitabın ilk bölümünde hocanın hayatının genel çerçevesi verilmiş. Soyu üzerine tarihsel belgelerden de yararlanılarak hazırlanan bu bölümde Aytaç'ın ilkyazı hocasından, İstanbul'a ilk gelişi, evlilikleri, askerliği, ilerde bahsedeceğimiz Almanya seyahati ve matbaa görevleri, vefatı, defni anlatılıyor.
Hoca talebeleri ve dostları anlatıyor…
Kitabın ikinci bölümünden itibaren hoca hakkında farklı isimlerin yazıları yer alıyor. Bu yazılar arasında Uğur Derman'ın, Prof. Dr. Ali Alparslan'ın, Hasan Çelebi'nin, Süleyman Berk'in, Mehmed Şevket Eygi'nin yazılarını okumanız mümkün.
Bu isimlerden Süleyman Berk yazısında hoca için şunları söylüyor: “Hâmid Bey, harf inkılâbı yapıldığında, mesleğini bırakmamış ısrarla ve sebatla yazı üzerindeki çalışmalarına devam etmiş birkaç hat sanatkârından birisidir. Bu dönemde az da olsa gelen siparişlere cevap vermeye çalışmıştır. Bir ara matbaa kurrak Latin harfleri ile de rızkını kazanmıştır. Nisbî rahatlamanın olduğu 1950 sonrasında daha rahat çalışma imkânı bulmuşsa da ilginin azlığından dolayı hiçbir zaman gerçek iltifatı görememiştir. İslam dünyasına yayılmış şöhreti dolayısıyla ders almak isteyenlere meşk verdiği gibi buralardan gelen siparişlerle hayatını idame ettirme imkânı bulmuştur. Bütün bunları 'Musa Azmi idim, azmettim; neticesine hamdederek Hâmid oldum.' şeklinde izah etmiştir. Bugün yazı sanatını hayatiyetini devam ettiriyorsa bunda Hâmid beyin payının büyük olduğu muhakkaktır.”
Aytaç hocanın hayatından satır başları…
Merhum Aytaç'ın hayat hikâyesine baktığımızda karşımıza şu satır başları çıkıyor. Hoca, 1891'de Diyarbakır'da doğuyor. Musa Azmi asıl adı. Yukarıdaki “Azmettim.” sözü de asıl adına ithaf. Hâmid takma adıyla anılmakta. Kanunla beraber Aytaç soyadını alıyor. Tuhfe-i Hattatîn'deki Seyyid Âdem Efendi'nin torunu.
Yazıyla olan irtibatı ilk olarak sıbyan mektebinde başlıyor. Sıbyan mektebinden sonra rüştiyede rik'a ve sülüs öğrenmiştir. Onun yeteneği ilk gençlik yıllarında haritaları birebir kopyalamasıyla ortaya çıkmıştır. Harp Okulu matbaası hattatlığına, Genel Kurmay hattatlarının başı hocasının vefatı üzerine de bu matbaaya geçmiştir. Burada yedi yıl çalıştıktan sonra I. Dünya Savaşı yıllarında yine harita hattatlığı göreviyle Berlin'e gitmiş orada da bir yıl çalışmıştır.
Kurduğu ev…
Savaşın ardından görevinden istifa etmiş “Hattat Hâmid Yazı Evi” adıyla bir atölye kurmuş, o tarihten itibaren de serbest çalışmıştır.
Hattat Hâmid Aytaç Türk matbaacılığına çinkografı, çelik üzerine resim ve yazı hakketme, gravür, kabartma ve lüks baskı tekniğini de ilk getirenlerdendir.
Hâmid Aytaç hocanın eserleri Şişli Camii'nin muhteşem yazıları, evlerin hat tabloları, Irak ve Mısır başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinin eşiz yazıları arasındadır.
Süleymaniye Kütüphanesi'nde eserlerinin birçoğunun mikrofilmleri alınarak arşivlenmiştir. Yine bu kütüphanede kendi sesinden hayat hikâyesinin anlatıldığı bir kaset mevcuttur. Suudi Arabistan Kralı Halid tarafından Aytaç hocanın yazdığı Kur'ani Kerim ülke liderlerine hediye edilmiştir.
Hâmid Aytaç hocanın uzun ve bereketli ömrü 18 Mayıs 1982'de son bulmuş, vasiyeti üzerine naaşı Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedilmiştir. Kabri Şeyh Hamdullah'ın yakınındadır.
Yakup Öztürk
Kaynak: dunyabizim.com